31 Temmuz 2011 Pazar

CD.

Son zamanlarda bir lise mezuniyet balosunda bulundunuz mu hiç? Gitseniz, gördüğünüz ağır makyajlı, cesur dekolteli, yüksek topuklu, cep telefonlu kızların 16 – 17 yaşında olduğuna inanabilir miydiniz acaba?
Levent’te bir estetik kliniğinde görevli bir uzmanla görüştüm. Dinlediklerime inanamadım 14 – 15 yaşında kızlar, ana babalarından habersiz gelip kaşlarını kaldırmak, fazla yağlarını aldırmak, selülit tedavisi yaptırmak istiyor”muş.
Geçenlerde bir kız elinde Angelina Jolie’nin fotoğrafıyla gelmiş ve “Bununki gibi dudak istiyorum” demiş 18′lik bir kiz da göğüslerini büyütmesi için yalvarmış. “En büyük istekleri” neymiş biliyor musunuz? Zara’nın ya da Diesel’in 34 bedenine sığmak…
Bunun için yarışıyorlarmış: “Çünkü televizyon da gördükleri mankenler 34 beden giyiyor. Onu giyebilmek için 44 kilo kalmaları lazım. Bunun için resmen aç geziyorlar. Gün boyu yedikleri, bir kase yoğurt, iki tas salata, sigara, kahve ve kola… 500 kaloriyle yaşamaya çalışıyorlar. O yüzden vücutlarında demir, sodyum eksikliği var. Yanlış beslendikleri için vücutları hızla deforme oluyor, müdahale için de bize geliyorlar.” Uzman, bunun son 3 yılda gözlenen bir “patlama” olduğunu söylüyor: “Ben de anneyim, 18′lik ‘lipolu’ (yağ aldırmış) kızları görünce dehşete kapılıyorum. Biriktirdiği 300 – 500 milyonla gelip ‘Dudağımızı şişir’ diyenleri ‘Bırakın dudağınızı da gidin kafanızı şişirin’ diye geri yolluyorum.”

Genelde üst gelir grubundan hastaları bulunan bir jinekoloğun gözlemleri daha da çarpıcı: Genç nüfusta müthiş bir uyanma var” diyor. 17 – 18 yaşlarında lise öğrencilerinin kürtaj için başvurduğunu söylüyor ve bazı gözlemlerini aktarıyor: Batı’da ergenlik yaşı 16 – 17′den 11 – 12′ye geriledi. Amerika’da 10 yaşa kadar düştü. Genç kızlar annelerinden çok daha erken adet görüyor artık… Bunun, iklimden beslenmeye kadar pek çok nedeni olabilir ama en önemli nedenlerinden biri “psiko – seksüel uyarımın artması”… Yani, okulda, çevrede ve özellikle de medyada cinsel teşhirin yaygınlaşması…
Baştan çıkarıcı klipler, uyarıcı filmler, cinsellik yüklü diziler, çıplaklığa çağıran reklamlar, beyinde ergenliği erken uyandırıyor, cinselliğin keşfini hızlandırıyor. Özellikle varlıklı kesimden gençler, lise çağında, özentiyle büyük ve seksi görünme derdine düşüyor. Karşı cinsi de sadece bir seks nesnesi olarak görüyor. Anneleri mi? Onlar da kızlarının ponponlu çorapları ve lastik ayakkabılarıyla genç görünme çabasında…Küçükler büyük, büyükler küçük görünmek için yarışıyor adeta…
Kimseyi suçlamayalım; bu tablo bizim eserimiz: İyi bir kalça sahibi olmanın, iyi bir kafa sahibi olmaktan daha fazla prim yaptığı bir ülkeden ne bekliyordunuz ki? Kafasını çalıştıranların kafasını koparırken, kalçasını çalıştıranları baş tacı eden bir toplumda nasıl çocuklara “Göğsünü değil, kütüphaneni büyüt” öğüdü verebiliriz ki? Yasak çare değil… Beyin faaliyetine itibar kazandırmaya ve öncelikler konusunda topyekün bir hesaplaşmaya ihtiyacımız var.

30 Temmuz 2011 Cumartesi

Bu aralar o kadar meşgulum ki burayı ihmal ediyorum daha doğrusu etmek zorunda kalıyorum.
28 Haziran'da aldığımız vize randevusu sonunda geldi çattı.Tabii biz ailecek "Daha var yeeaa!" modundaydık ama   1 haftamız kaldığını öğrenince bir notere abanmalar,yok efendim fotokopi makinalarıyla akraba olmalar falan gibi şeyler çıktı ortaya.Allahtan hepsi yetişti.Ya da yetişecek sanırım.Anlayamıyorum,adam utanmasa git orta asyadaki köklerini bul falan diyecek.Bu nasıl bir şeyse artık.Ben tükendim resmen.

Umarım şu vize işi olur da bende size bol bol izlenimlerimi ve Hans'ları anlatırım.

25 Temmuz 2011 Pazartesi

Kafka Der ki;

Almanca’da sein kelimesi iki anlama gelir: var olmak ve onun olmak."


Birine ait olmadan var olamayız.

21 Temmuz 2011 Perşembe

İnsanların üstüme gelmelerinden nefret ediyorum.Hayır,düşündüğünüz gibi bir ergen yakarışı değil bu.Sadece insanların zorla bir şeyleri dayatarak yaptırmaya çalışmalarından bahsediyorum.
"Şunu yapalım,şuraya gidelim,şöyle olsun."
Sevmiyorum böyle şeyleri,bırak ben isteyerek yapayım.Gerek yok ki baskıya.Senle olmak istemiyorsam bir sebebi vardır.Fakat ben bunu illa karşımdaki kişinin yüzüne söylemiyorum diye bunun iyice üstüne düşmesi mi lazımdır?
Ya da kişisel kararlarıma karışan insanlar."Onu giymeseydin,bunu demeseydin,şunu yapmasaydın..."
Ben böyle istiyorum.Böyle giyinme,söylemek,yapmak istiyorum.Bu dayatma neden?
Ve en ufak bir terslemede bu kırılma neden?
Ben alttan aldıkça insanın başıma çıkması neden?Bazen patlayacakmış gibi bunalıyorum,sonra duruluyorum.Ve sanırım bu hep böyle olacak.

15 Temmuz 2011 Cuma

4 Temmuz 2011 Pazartesi

Konser bitti.Yerine konser öncesi bol stresten dolayı;saç dökülmeleri,uykusuzluklar ve ağrılar kaldı.