30 Aralık 2011 Cuma

Annem dedi ki;

"Bir şeyi 50 kez yaparsan mutlaka birinden birinde başarılı olursun.O yüzden farklı anlamlar yükleme."

E ben zaten yüklemiyorum ki.Yanmış,bitmiş,kül olmuş her şey.
"Buse sen hala neyin kafasındasın?".Gerçekten bilmiyorum.Tek bildiğim çok yorgun olduğum,mantıklı düşünemediğim vs.
Ama iyi olacağım.Olmalıyım.

11 Aralık 2011 Pazar

26 Kasım 2011 Cumartesi

261111

http://fizy.com/#s/18tsok


"The song is about wanting to do anything to keep a relationship going, knowing that it's over."


Bazen hayat o kadar iğrençleşiyor ki;yapmayı en sevdiğimiz şeyleri bile elimizden alıyor,n'apacağımızı şaşırttırıyor.Mesela bugün çok sevdiğim Trt'ye -bir süreliğine- veda etmek zorunda kaldım.Benim yaklaşık 1,5 yıldır ayrılmaz bir parçam olmuştu Trt.Şarkı söylemek ise bir çeşit rehabilitasyondu benim için.
Ama yapacak bir şey yok.Biricik sistemin dayatması üniversite sınavı onu benden çekti aldı.Benim ise onu tutabilmek için hiç gücüm yok.Eğer bir şey elde etmek istiyorsanız bazı şeylerden vazgeçmek zorundasınız.Ben ise  müzikten vazgeçtim ve dalları kesilmiş bir ağaç gibiyim.Yolda gelirken salak salak ağlayıp bakışları üzerime çektim mesela.Eve hiç dönmek istemedim ama Taksim benim için fazla kalabalıktı.
Çok yalnız hissediyorum şu an.Keşke biri gelse içimde ne fırtınalar koptuğunu görse.Ama böyle bir şey olmadı,olamayacak.Bana sadece ben yardım edebilirim ve bu sıralar bu imkansız.Sadece uyumak ve ağlamak istiyorum.


Yıl da bitiyor.Yeni yıla dair pek isteğim yok üniversite haricinde.O kadar beklentisizim ki şu an.




İyi bir şeyler olması dileğiyle,
Buse.



18 Eylül 2011 Pazar

06.05.11

"Till now,I always got by my own,
 I never really cored until I met u
 And know it it chills me to the bone
 How do I get u alone?"

 Şimdi her şey farklı tabii.

15 Eylül 2011 Perşembe

"Kalbimizde açılan büyük yaralar zamanla kapanıyor,kapanmasa da daha iyi oluyor en azından.Kabuk tutuyor üzeri.Sonra size batıyor sanırım,o kabuğu yoluyorsunuz.Sonra o gene kanıyor,çok kanıyor.Bu sefer iyileşmesini beklemeye başlıyorsunuz,tam iyileşti derken bu sefer "o" geliyor,yoluyor bir defa daha.

İyileşti diyoruz ama izi kalıyor.Geçmiyor."

7 Eylül 2011 Çarşamba

Provalar başladı,dersaneye de başlayacağım,okullar açılıyor ve bir sürü şey daha...
Yeni bir dönem,yeni olduğu kadar zorlu bir dönem.Sınavlar bir yandan,bir yandan da "Gelecek nasıl?" korkusu ağır basıyor.Kafam o kadar karışık ki,bazen nefes alamayacakmış gibi oluyorum.Bu kararsızlık beni dibe sürüklüyor,ama bir yandanda sanki besliyor.Bu kadar olumsuzluğun içinde ise tek güzel olan şey kışın gelmesi.

Kazaklar,montlar ortaya çıkacak.Yapraklar dökülecek,yağmurlar yağacak.Böyle havalarda yürümek aşırı bir güzel oluyor ki gözüm korkmasa Taksim'den evime şikayet etmeden yürüyebilirim.

Ayrıca koroyuda çok özlemişim.Şarkı söylemeyi,Gökçen Hoca'nın tavırlarını,arkadaşları.Biliyorum,daldan dala atladım baya,kısa bir özet bu sadece.


28 Ağustos 2011 Pazar

Kaçmak Çare midir?

Her gidişin bir dönüşü vardır,unutmuşum.23 gün önce vizem geldiğinde "kurtulacağım" demiştim kafamdaki tüm düşüncelerden,fakat yanılmışım.
Eğer beynimi ve bunların başlamasına sebep olan kalbimi bıraksaydım belki az biraz kurtulurdum.
Oraya gittim ama kaçamadım.Uzaklaştığım anlar oldu elbet,ama 30 dakika ya da en fazla 3-4 saat sonra dank etti hemen o şeyler.Hayatın zorunlulukları,dersane,sınavlar,okul,raydan çıktıktan sonra bir türlü yerine oturamayan  
kalbim.
İstersek bulunduğumuz yerden dünyanın en uzak ucuna gidelim,kafamızdaki saçma sapan düşünceler bizimle geldiği için sıkılıyoruz.Yepyeni yer bile bir anda sıkıcı ve ilgi çekmeyen bir şekilde gözüküyor gözümüze.Başka insanlara sarmaya çalışıyoruz.Ama çoğumuz sarmakla kalıyoruz.
Ne yazık ki geri döndüm ve yarından itibaren İstanbul'un karmaşasına atıyorum kendimi.
Merhaba!

17 Ağustos 2011 Çarşamba

Uzun zamandir yazamadim farkindayim,fakat 2 haftadir Almanya'dayim ve cuma gunú Italya'ya gececegim.Donunce uzun uzuuuuun anlatacagim her seyi.:)

31 Temmuz 2011 Pazar

CD.

Son zamanlarda bir lise mezuniyet balosunda bulundunuz mu hiç? Gitseniz, gördüğünüz ağır makyajlı, cesur dekolteli, yüksek topuklu, cep telefonlu kızların 16 – 17 yaşında olduğuna inanabilir miydiniz acaba?
Levent’te bir estetik kliniğinde görevli bir uzmanla görüştüm. Dinlediklerime inanamadım 14 – 15 yaşında kızlar, ana babalarından habersiz gelip kaşlarını kaldırmak, fazla yağlarını aldırmak, selülit tedavisi yaptırmak istiyor”muş.
Geçenlerde bir kız elinde Angelina Jolie’nin fotoğrafıyla gelmiş ve “Bununki gibi dudak istiyorum” demiş 18′lik bir kiz da göğüslerini büyütmesi için yalvarmış. “En büyük istekleri” neymiş biliyor musunuz? Zara’nın ya da Diesel’in 34 bedenine sığmak…
Bunun için yarışıyorlarmış: “Çünkü televizyon da gördükleri mankenler 34 beden giyiyor. Onu giyebilmek için 44 kilo kalmaları lazım. Bunun için resmen aç geziyorlar. Gün boyu yedikleri, bir kase yoğurt, iki tas salata, sigara, kahve ve kola… 500 kaloriyle yaşamaya çalışıyorlar. O yüzden vücutlarında demir, sodyum eksikliği var. Yanlış beslendikleri için vücutları hızla deforme oluyor, müdahale için de bize geliyorlar.” Uzman, bunun son 3 yılda gözlenen bir “patlama” olduğunu söylüyor: “Ben de anneyim, 18′lik ‘lipolu’ (yağ aldırmış) kızları görünce dehşete kapılıyorum. Biriktirdiği 300 – 500 milyonla gelip ‘Dudağımızı şişir’ diyenleri ‘Bırakın dudağınızı da gidin kafanızı şişirin’ diye geri yolluyorum.”

Genelde üst gelir grubundan hastaları bulunan bir jinekoloğun gözlemleri daha da çarpıcı: Genç nüfusta müthiş bir uyanma var” diyor. 17 – 18 yaşlarında lise öğrencilerinin kürtaj için başvurduğunu söylüyor ve bazı gözlemlerini aktarıyor: Batı’da ergenlik yaşı 16 – 17′den 11 – 12′ye geriledi. Amerika’da 10 yaşa kadar düştü. Genç kızlar annelerinden çok daha erken adet görüyor artık… Bunun, iklimden beslenmeye kadar pek çok nedeni olabilir ama en önemli nedenlerinden biri “psiko – seksüel uyarımın artması”… Yani, okulda, çevrede ve özellikle de medyada cinsel teşhirin yaygınlaşması…
Baştan çıkarıcı klipler, uyarıcı filmler, cinsellik yüklü diziler, çıplaklığa çağıran reklamlar, beyinde ergenliği erken uyandırıyor, cinselliğin keşfini hızlandırıyor. Özellikle varlıklı kesimden gençler, lise çağında, özentiyle büyük ve seksi görünme derdine düşüyor. Karşı cinsi de sadece bir seks nesnesi olarak görüyor. Anneleri mi? Onlar da kızlarının ponponlu çorapları ve lastik ayakkabılarıyla genç görünme çabasında…Küçükler büyük, büyükler küçük görünmek için yarışıyor adeta…
Kimseyi suçlamayalım; bu tablo bizim eserimiz: İyi bir kalça sahibi olmanın, iyi bir kafa sahibi olmaktan daha fazla prim yaptığı bir ülkeden ne bekliyordunuz ki? Kafasını çalıştıranların kafasını koparırken, kalçasını çalıştıranları baş tacı eden bir toplumda nasıl çocuklara “Göğsünü değil, kütüphaneni büyüt” öğüdü verebiliriz ki? Yasak çare değil… Beyin faaliyetine itibar kazandırmaya ve öncelikler konusunda topyekün bir hesaplaşmaya ihtiyacımız var.

30 Temmuz 2011 Cumartesi

Bu aralar o kadar meşgulum ki burayı ihmal ediyorum daha doğrusu etmek zorunda kalıyorum.
28 Haziran'da aldığımız vize randevusu sonunda geldi çattı.Tabii biz ailecek "Daha var yeeaa!" modundaydık ama   1 haftamız kaldığını öğrenince bir notere abanmalar,yok efendim fotokopi makinalarıyla akraba olmalar falan gibi şeyler çıktı ortaya.Allahtan hepsi yetişti.Ya da yetişecek sanırım.Anlayamıyorum,adam utanmasa git orta asyadaki köklerini bul falan diyecek.Bu nasıl bir şeyse artık.Ben tükendim resmen.

Umarım şu vize işi olur da bende size bol bol izlenimlerimi ve Hans'ları anlatırım.

25 Temmuz 2011 Pazartesi

Kafka Der ki;

Almanca’da sein kelimesi iki anlama gelir: var olmak ve onun olmak."


Birine ait olmadan var olamayız.

21 Temmuz 2011 Perşembe

İnsanların üstüme gelmelerinden nefret ediyorum.Hayır,düşündüğünüz gibi bir ergen yakarışı değil bu.Sadece insanların zorla bir şeyleri dayatarak yaptırmaya çalışmalarından bahsediyorum.
"Şunu yapalım,şuraya gidelim,şöyle olsun."
Sevmiyorum böyle şeyleri,bırak ben isteyerek yapayım.Gerek yok ki baskıya.Senle olmak istemiyorsam bir sebebi vardır.Fakat ben bunu illa karşımdaki kişinin yüzüne söylemiyorum diye bunun iyice üstüne düşmesi mi lazımdır?
Ya da kişisel kararlarıma karışan insanlar."Onu giymeseydin,bunu demeseydin,şunu yapmasaydın..."
Ben böyle istiyorum.Böyle giyinme,söylemek,yapmak istiyorum.Bu dayatma neden?
Ve en ufak bir terslemede bu kırılma neden?
Ben alttan aldıkça insanın başıma çıkması neden?Bazen patlayacakmış gibi bunalıyorum,sonra duruluyorum.Ve sanırım bu hep böyle olacak.

15 Temmuz 2011 Cuma

4 Temmuz 2011 Pazartesi

Konser bitti.Yerine konser öncesi bol stresten dolayı;saç dökülmeleri,uykusuzluklar ve ağrılar kaldı.

26 Haziran 2011 Pazar

Winter

"Ne zaman aklını başına toplayacaksın,ne zaman seni sevdiğim kadar kendini seveceksin?!
Ne zaman aklını başına toplayacaksın?!
Çünkü herşey hızla değişecek..."
Tüm beyaz atlar buradan gittiler..
Sana seni her zaman yanımda isteyeceğimi söylüyorum
"Herşey değişir canım diyorsun..."
Hiçbir zaman değişmedi...

24 Haziran 2011 Cuma

Ne zaman "senin" için "özledim" lafını ağzıma alacak olsam,boğazımda bir şeyler düğümleniyor.Konuşamıyorum.
"bombing for peace is like fucking for virginity"

17 Haziran 2011 Cuma

Lise 3'te biter.Aşklarıyla,kavgalarıyla,notlarıyla...

14 Haziran 2011 Salı

Küçükken ailemle tartışırken "Görüceksiniz,bir 18 olayım ayrı eve çıkacağım." diye atarlanırdım.Fakat  şimdi bakıyorum da hiç ayrı eve çıkma hazırlığım yok,tam tersine asla gitmemek istiyorum.
İnsan büyüdükçe -bence tabii- ailesinin değerini ayrı bir anlıyor.
Beraber geçirecekleri zaman azaldıkça -tabii bunu kimse bilemez ama- birlikte yapmak istedikleri şeyler artıyor,değere biniyor.
Çünkü sen büyürken,ebeveynlerde seninle birlikte büyüyor olgunlaşıyor.Birbirimizi daha da iyi anlamaya başlıyoruz.Ortak noktalar artıyor,her şey daha zevkli oluyor.
17 yaşıma gireceğim 2011 yılında ben bunları anladım daha doğrusu.
Gerçi 17 olmak istiyor muyum,orası da apayrı bir konu.Şahsen bana bıraksalar hep 16 olup,ömür boyu da "liseli" kalmak isterdim.

Bu arada "liseli" kelimesi yasaktı dimi?

~Buse.

13 Haziran 2011 Pazartesi

Herhangi bir sorun çıkmazsa;  1 ay sonra orada!

meme

tdk'ya göre meme;


1) Yavrularını emzirmek için, memelilerin göğsünde türlü biçim ve sayıda bulunan, meme başı denilen çıkıntıları olan organ, bicik, emcek, emcik.


2)Vücudun herhangi bir yerinde oluşmuş küçük çıkıntı 






Herşey bu kadar basitken:
Peki neden biri "meme" dediğinde hala gülen insanlar var?





12 Haziran 2011 Pazar

emma goldman

-Evlilik insan doğasına aykırıdır, esas olarak kadınları baskı altında tutmaya yarar ve bir kurum olarak kadınların cinselliklerini özgürce yaşamalarını engeller...

-Kadın ile erkek arasında aşkla kutsanmamış, doğal olmayan her türlü birlik fuhuştur. 

-Kıskançlık ise, aşkın meyvesi olmaktan ziyade, erkeklere seks tekeli kurmayı sağlayan bir bahanedir...

-Teizm insan zihnine bir hakaret, ateizm ise hayatın, güzelliğin ve insan bilincinin en güçlü biçimde ve ebediyen onanmasıdır.

-Vatanseverlik, dünyamızın her biri demir parmaklıklarla çevrili, küçük parçalara bölünmüş olduğunu ve bazı özel parçalarda doğma şansına sahip olanların, üstünlüklerini başka parçalarda yaşayanlara göstermek için onlara savaş açma ve onları öldürme hakları olduğunu öngörür.

-Anarşizm insanın ufkunu açıp onu özgürleştiren bir güçtür; insanlara kendi yeteneklerine güvenmeyi, herkesin eşit ve güvenlikte olacağı bir hayat uğruna mücadele etmeyi, tek birimiz bile tutsaksak hiçbirimizin özgür olamayacağını öğretir.
şimdi anlıyorum ki duvarlar inşa etmişim kendime.
yılmadan,usanmadan.etmişim,etmişim.
o kadar yüksekler ki yıkamıyorum şimdi.

7 Haziran 2011 Salı